• Gençosman mah. Doğanbey cad. No: 44, Güngören/İstanbul

Down Sendromu Nedir?

Down sendromu, vücut hücresinde fazladan bir kromozom bulunması sebebiyle olan genetik bir durumdur. Down sendromu bir hastalık değildir ve kalıtsal değildir. Hamilelikte tesadüfen meydana gelir.
Down sendromlu herkes, farklı derecelerde öğrenme güçlüğüne sahiptir. Bazı fiziksel özellikler down sendromlular arasında yaygındır ve onlar bazı tıbbi problemlere yatkın olabilirler. Fakat unutulmaması gereken şey down sendromlularının herbiri bireyseldir, onların kim olduğunu onların kendi güçlü ve zayıf yönleri ve kişisel davranışları belirler.

Down Sendromu Niçin Genetik Bir Durum Olarak Bahsedilir?

İnsan bedeni hücrelerden oluşur. Herbir hücre, bedenin gelişmesi ve bakımı için gerekli maddelerin üretildiği fabrika gibidir. Herbir hücre genlerin saklandığı bir çekirdek içerir. Genler, çubuk benzeri yapılar olarak adlandırılan kromozomlar ile gruplandırılır.
Genellikle, herbir hücrenin çekirdeği 23 çift kromozom içerir. 23 tanesini annemizden 23 tanesini babamızdan kalıtsal miras alırız. 21. kromozomun fazladan bir kromozoma sahip olması ile down sendromlu insanların hücreleri 47 kromozom içerir. Bu fazlalık down sendromu ile sonuçlanır.

Down Sendromlu Çocuk Gelişimi

Bu tablo down sendromlu çocukların gelişim profili vermektedir. Tıpki diğer çocuklarda olduğu gibi bazı yeteneklerinin gelişmesi bireysel farklılık göstermektedir. Tabloda bazı kilometre taşlarının genel olarak yaş aralıklarını görüyoruz. Ek olarak farklı sağlık problemlerine sahip çocuklar diğerlerinin gelişiminden daha yavaş bir gelişime sahiptir. Fakat hepsi kendi hızında gelişmeye devam edecektir.

Down Sendromunun Tipik Belirtileri

Down Sendromlu çocuklarda görülen tipik belirtiler vardır. Ancak bu belirtilerin tamamının herhangi bir çocuk üzerinde görülme olasılığı mümkün değildir.

1. Zekâ bölümü genellikle 30–50 arasındadır.
2. Kafaları ufaktır. Buna paralel olarak beyinleri ufaktır.
3. Yüzleri oval ve yassıdır. Burun kemikleri gelişmemiştir. Burun düz ve göz çukurları yumurta biçimindedir.
4. Sıklıkla göz bozukluklarına rastlanır.
5. Genellikle geç diş çıkarırlar. Dişleri ufak ve dizilişleri uygun değildir.
6. Genellikle dilleri büyüktür. Sıklıkla ağızdan dışarı doğru sarkar.
7. Genellikle boyunları geniştir. Boyunlarının yan tarafındaki deri gevşektir.
8. Ayak ve eller kısa, geniş, düz ve kare biçimindedir.
9. Saçları genellikle dik, ince ve düzdür.
10. Üreme organları genellikle gelişmemiştir.
11. Boyları kısadır. Özellikle yaşamlarının ilk üç yılında büyüme yavaştır.
12. Derileri esneklikten yoksundur. Kolayca gevşer ve sertleşir.
13. Genellikle konuşmaları düzgün değildir.

Down Sendromu Olan Çocukların Özellikleri

Dil öğretiminde çocuğa özel dil programının planlana bilmesi için her çocuğun öğrenme becerisinin, zayıf ve güçlü yönlerinin bilinmesi gereklidir. Buna göre Down Sendromlu çocukların öğrenmeleriyle ilgili özelliklerini şöyle açıklayabiliriz:

İşitmenin Önemi ve İşitme Becerileri

Çevremizdeki bütün bilgiler, bize duyularımız yoluyla gelir. Yani görme, duyma, koklama, tat alma ve dokunma duyularımızla çevremizi algılarız. Eğer bu duyulardan bir tanesi yetersiz çalışırsa, bununla ilgili algılama eksik olacak ve gene bu duyuya bağlı olan öğrenme olumsuz etkilenecektir.
Down Sendromlu bireylerin işitme bozukluklarına, bu sendroma adını veren John Langdon Down 1887 yılındaki bir konuşmasında yer vermiştir. Onun önerisi konuşmanın kural olarak geciktiği bu bireylere bu güçlüğün üstesinden gelinebilmesi için ağız, jimnastiği yapılması, bunu takip eden taklit becerilerinin geliştirilmesi ve tek heceli sesleri somut anlamlarıyla beraber öğretilmesiydi.
Bir çocukta konuşmanın gelişe bilmesi için çocuğun çevresinde konuşulan dilin bütün seslerini net olarak duyabilmesi gerekir. Bu Down Sendromu olan bireylerde her zaman mümkün değildir. Çünkü Down Sendromu olan çocukların %80’nide çeşitli derecelerde işitme kaybı vardır ve bu işitme kaybı tiplerinden bir tanesi iletim tipi işitme kaybıdır, kulak yollarının küçük ve dar olması nedeniyle Down Sendromlu çocuklar sık sık kulak enfeksiyonu geçirirler. Kulaktaki bu enfeksiyonlar veya sıvı ve kulak kirinin birikmesi sesin etkili ve sürekli olarak iletilmesini önler. En sık görülen nedeni otitis media (Orta kulak) iltihabına bağlı işitme kaybıdır.
İletim tipi işitme kaybı sadece sesleri duymayı etkilemez. “İşitme Algısı” ve “Dinleme Becerisi” de bundan etkilenir. Eğer çocuğunuz sesleri bir duyup bir duymuyor ise bunlara kulak kabartıp dinlemeyi öğrenemez. Örneğin sokaktan geçen bir arabanın olduğunu algılayabilmek için, bu arabanın sesinin sürekli duyulması gerekir. Oysa Down Sendromlu çocukların çoğu kulakla ilgili problemlerin nedeni ile bu sesleri bir duyar bir duymazlar. Bu durum çocuğun kendi diline ait sesleri, konuşma seslerini geliştirme becerisini (fonolojik gelişim) etkilemektedir.
Down Sendromu olan çocuklarda görülen başka bir tip işitme kaybı da duyu sinirlerine, (sensorineural) bağlı işitme kaybıdır. Bu daha kalıcı bir işitme kaybıdır. İşitme sinirleri veya iç kulaktaki zedelenmelerle olur. Bu tip işitme kaybı olan çocuklar işitme aletine gereksinim duyarlar.
Üçüncü tip işitme kaybı ise karışık tiptedir. Yani yukarıdaki bu iki tip işitme kaybı bir arada söz konusudur. Bu nedenlerden dolayı düzenli olarak KBB doktoruna gidilmesi ve aralıklarla işitmenin ölçülmesi gerekir.
Konuşma ve dil gelişimi açısından çok önemli olan bu iyi duyma becerisinin başlangıçtan itibaren güçlük çıkartması, bunu telafi edecek iyi durumdaki duyuların (görme), dil öğretiminde kullanılmasına neden olmuştur. Bu yüzden Down Sendromlu çocuklara konuşma ve dil görsel yolla öğretilmektedir. Erken eğitim programlarında öğretilmesi gereken ilk becerilerinden bir tanesi “sese karşı tepki ve duyarlılık” göstermelerini sağlamaktır. Bu sesler ev dışı sesler olabilir( araba, tren, ezan, oynayan çocuklar gibi) veya ev içindeki sesler olabilir(kapı, su, çamaşır makinesi gibi). Bebeğinizin bu seslere tepki geliştirebilmesi için başlangıçta bu seslere dikkat çekmeniz ve sesin kaynağına gidip bulma oyunu oynamanız yerinde olur. Veya bebek oturacak kadar büyüdüğünde, bebeğin iki yanına koyacağınız örtülerin veya kutuların altına sesli oyuncaklar saklayıp (çalar saat, müzik kutusu gibi) sesi bulma oyunu oynayabilirsiniz.Bebeğinizin sesten tarafa olan sevinerek ve alkış teşvikiyle karşılayın.Uygun örtüyü açtığında da oyuncağı ile bir süre oynamasına izin verin.Başlangıçta bebeğiniz her şeyi sizin yardımınızla yapacaktır.O hazır olduğunda yardımı yavaş yavaş çekip, becerilerinin daha özgür gelişmesine olanak vermek gerekir.

Görme Becerileri

Çocuklar dili “nesnenin adı” olarak öğrenirler.Yani bir kedinin adını öğrenebilmesi için çocuğun yüzüne bakıp, kedi kelimesinin nasıl söylendiğini görmesi kadar, kediyi de net olarak görmesi gerekmektedir.
Down Sendromlu çocuklarda zayıf ve bulanık görme söz konusudur. Zayıf görme benzer nesneleri ayırt etmeyi güçleştirir. Çocukların bebek ve ayıyı, top, elma, portakal ve domatesi, kedi ve köpeğin resimlerini görünce karıştırdıklarına tanık olduk.
Görmeyle ilgili güçlükler %20-30 şaşılık, %30-50 miyopik ve %20-30 hiperopia şeklinde dağılım gösterir. Konjenital katarakt yeni doğanların %3’ünde görülmektedir. Bu çocukların düzenli olarak göz muayenelerinin yapılması gereklidir.

Dokunma Duyuları

Bebekler dokunma duyularıyla ve dokunarak çevrelerinden çok şey öğrenirler. Bebek eline yeni bir oyuncak olduğunda onu hemen ağzına götürür. Ağız etrafından duyum alma, özellikle konuşma gelişimiyle ilgilidir.
Down Sendromlu olan çocukların duyularından gelen uyarımları fark etmeleriyle ilgili güçlükleri vardır. Örneğin çocuğunuz yemek yerken dudaklarından yanaklarında veya dişlerinde kalan yiyecek kırıntılarını fark etmeye bilir. Dilini bu kalan yiyecek parçalarını temizlemek için kullanmaya bilir. Veya dilinin nerede olduğunu fark edememe, özellikle çocuğun belli konuşma seslerini çıkarması dilini yönlendirerek göstermeniz gerekir. Bu ses pozisyonun pek çok tekrarla, yerleşene kadar geliştirdiklerine ve zorlandıkları sese gelince, doğrunu söyleyene kadar uğraştıklarına tanık olduk.
Down Sendromlu çocuklarda dokunulmaya karşı iki türlü tepkiye rastlanır. Bunlardan biri aşırı tepkililiktir (Bypersensitivity). Dokunulmaya bu türden tepkileri olan çocuklar ağızlarına, yüzlerine dokunulmasına izin vermezler. Bu çocuklarla ayna karşısında yapılacak olan ağız-dil-dudak jimnastiğin de güçlük yaşanabilir. Çocuğu doğrudan ayna önü çalışmalarına başlatmadan önce bir süre birlikte çalıştığınız masanın yanında aynayı tutarak ve ara sıra bakarak çocuğun aynaya alışmasını sağlamak yerinde olur. Aslında Down Sendromlu çocukların aynaya bakmayı çok sevdikleri ama amaç ayna önünde dil jimnastiği yapmak olduğunda bunu bazı çocukların kolay kabul edemediklerini biliyoruz. Bu tür çocuklarla çalışırken dil jimnastiğinin yapılacağı yerlere sevdiği türden tatlılar çalışmayı kolaylaştırır.
Dokunulmaya karşı aşırı hassaslık yeme alışkanlığında çocuğun sınırlı miktarlarda yemek yemesini bazı yiyeceklerin dokusundan kaçınılması, karışık tatlar yemek istememesi olarak ortaya çıkabilir. Bu türden yeme problemini kalp rahatsızlığı olan Down Sendromlu çocuklarda da görmekteyiz, fakat onların durumlarında çiğnemek veya emmek çok yorucu bir hareket olduğu için çocuk bundan kaçmaktadır. Günlük aktivitelerde ise çocuk yıkanmayı, yüzünün silinmesini, dişini fırçalamayı sevmeye bilir. Dokunulmaya karşı aşırı hassas çocuklar dokunulmaya olumsuz ve heyecanlı tepkiler verebilirler.
Dokunulmaya karşı başka bir tepki türü ise az tepkililiktir(byposensitivity). Az hassasiyet çocuğun ağzına fazla miktarlarda yiyecek alması, yeteri kadar çiğnememesi, yerken ağzının kenarlarında yiyecekler kalması olarak gözlemlenebilir. Down Sendromlu olan çocuklarda sıkça rastladığımız diş gıcırdatma, parmak emme, oyuncak ısırma ağız içi uyaran ihtiyacını göstermektedir. Parmak emen çocuklara kuru bir diş fırçasıyla diş etlerine, yanak içlerine masaj yapmak bu ihtiyacı gidermektedir. Bebeklikte ağza ve ağız içine uygulanan masajlar koruyucu niteliktedir.

Duyuların Bütünleşmesinin Önemi

Sıradan gelişim basamaklarını izleyen çocukların ve yaşarak geliştirdikleri konuşma ve dil becerisinin büyük bir bölümü aslında, duyularımızdan gelen uyaranların işlenmesi ve bir araya getirilmesi becerisidir. Bir çocuğun duyduğu bir kelimeyi tekrar edebilmesi için bu kelimeyi oluşturan bütün seslerin eksiksiz olarak duyması, sonra bu seslerin çıkartılması için uygun dudak ve dil hareketlerini bilmesi gereklidir. Buna söyleyeceği kelimenin dış dünyadan hangi nesneyi temsil ettiğini bilme becerisi de eklenir. Bu çok çeşitli duyulardan gelen uyaranları organize etme ve bunları günlük yaşantıya geçirme becerisine duyuların bütünleşmesi denir. Bu bilişsel beceri kendisini davranışlarda ortaya çıkartır.
Down Sendromlu olan çocuklar dışarıdan birden fazla duyudan gelen uyarımı, bir seferde işlemekte güçlük çekerler. Eğer aynı anda bir işi yapmaları ve dinlemeleri istenirse bunları yapmakta güçlük çekecektir. Dikkatlerini bir yönde toplamayı, dinlemeyi, bakmayı ve tepki vermeyi öğrenmeleri için yardıma ihtiyaçları olacaktır. Çevreden gelen her türlü ses, gürültü, görsel uyaran veya konu, belli bir şey üzerindeki dikkatlerini dağıtabilir. Duyuların bütünleştirilmesindeki güçlük sadece iletişim becerisinin gelişmesini değil, aynı zamanda başka alanlardaki öğrenmeyi de güçleştirir.

DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARIN DİL GELİŞİMLERİNİN ÖZELLİKLERİ

Dil Öncesi Gelişimi

Sıradan gelişim basamaklarını izleyen çocukların ve yaşarak geliştirdikleri konuşma ve dil becerisinin büyük bir bölümü aslında, duyularımızdan gelen uyaranların işlenmesi ve bir araya getirilmesi becerisidir. Bir çocuğun duyduğu bir kelimeyi tekrar edebilmesi için bu kelimeyi oluşturan bütün seslerin eksiksiz olarak duyması, sonra bu seslerin çıkartılması için uygun dudak ve dil hareketlerini bilmesi gereklidir. Buna söyleyeceği kelimenin dış dünyadan hangi nesneyi temsil ettiğini bilme becerisi de eklenir. Bu çok çeşitli duyulardan gelen uyaranları organize etme ve bunları günlük yaşantıya geçirme becerisine duyuların bütünleşmesi denir. Bu bilişsel beceri kendisini davranışlarda ortaya çıkartır.
Down Sendromlu olan çocuklar dışarıdan birden fazla duyudan gelen uyarımı, bir seferde işlemekte güçlük çekerler. Eğer aynı anda bir işi yapmaları ve dinlemeleri istenirse bunları yapmakta güçlük çekecektir. Dikkatlerini bir yönde toplamayı, dinlemeyi, bakmayı ve tepki vermeyi öğrenmeleri için yardıma ihtiyaçları olacaktır. Çevreden gelen her türlü ses, gürültü, görsel uyaran veya konu, belli bir şey üzerindeki dikkatlerini dağıtabilir. Duyuların bütünleştirilmesindeki güçlük sadece iletişim becerisinin gelişmesini değil, aynı zamanda başka alanlardaki öğrenmeyi de güçleştirir.

Gülümseme

Bebeğiniz yüzünüze bakması, gülümsemesi ve kahkaha atması en temel iletişim becerilerindendir. Bebeğiniz beklenenden biraz geç gülümseye bilir onunla oynayarak, gıdıklayarak gülümsemeye cesaretlendirebilirsiniz. Bu oyunlarda siz ve bebeğiniz gerçekten iyi vakit geçiriyorsanız iletişim gerçekleşmiş demektir.

Heceleme

Bunlar konuşma benzeri hecelemelerdir(“baba” “dadada” gibi). Bu sesli ifade bir durup bir başlar. Down Sendromlu bebeklerde de hecelemede normal gelişim basamakları izleyen bebeklerin aynı ritmik organizasyonuna sahiptir. Fakat süresi biraz daha uzundur(5 Sn).

Sıra Takibi

Bebeğinizin konuşma için temel olan bu becerisini geliştirmek için el kuklaları kullanıp, onları sıra gözeterek konuşturabilirsiniz. Bu beceri etkili bir konuşma ve iletişim için zorunludur. Çünkü karşılıklı konuşmalarımızı biz dinleme ve konuşma sırası içerisinde gerçekleştiririz. Aksi takdirde iletişim başarılı olmaz.

İlk Kelimeler

Down Sendromlu olan çocuklarda konuşma gecikir. Bu çocuklar üç yaşlarından önce, gündelik kelimeleri çok iyi bildikleri kelimelerde olsa, kullanmakta zorlanırlar. Bunun kısmen beyindeki kontrol mekanizmasıyla ilgili olduğu tahmin edilmektedir. Motor gelişim ve planlı iş gör4me becerisindeki gecikme karakteristiktir ve bununla konuşmanın gecikmesi arasında bir ilişki söz konusudur.
Çocuklar konuşmaya tek tek kelimelerle başlarlar. Bu ilk kelimeler çevrelerindeki kişilerin adları, nesnelerin adları ve günlük hayatta olan olayların adları olabilir. Bunlar belli bir sayıyı bulduğunda çocuk bunları birleştirir ve tümceler oluşturur. Down Sendromlu çocuklarda anlama(alıcı dil) her zaman ifadeden ileridedir. Yani çocuk her durumda ifade ettiğinden fazlasını anlar. Kelime öğrenme becerileri güçlüdür. Down Sendromlu bir çocuk eğer işitme kaybı yok ise beş yaşlarında kelimeleri ve tümceleri dil bilgisi kurallarına uygun olarak kullanabilir. Fakat bu yaşa kadar çocuğun konuşmasını beklemek erken eğitim olanaklarının kaçırılmasına sebep olar.
Diğer taraftan daha karmaşık dil bilgisi kurallarını, fiil çekimlerini ve soru şekillerini anlamada güçlükleri olduğu bilinmektedir. Fiş okuma çalışmaları gibi bu anlamda çok yararlı olabilecek veya öğrenme güçlüğünden dolayı dili kazanma güçlüğü çeken çocuklara Türkçe’yi öğretecek herhangi bir dil gelişimine yönelik çalışma henüz yoktur. İngiltere de özel eğitim ihtiyacı içerisindeki çocuklara İngilizce yi oyunlar yoluyla öğreten Derbysbire Dil Programı sınırlı şekilde, dil gelişimini destekleme amaçlı kullanılabilmektedir.
Down Sendromlu çocuklarda bilişsel bozukluğu bağlılık oranında dilin semantik gelişimi geridir. Buna rağmen çocuklarla yapılan fiş okuma çalışmaları sırasında Down Sendromlu çocukların semantik kurallar kullandıkları görülür. Ellerine tümce fişleri verilen çocuklar sesli olarak okuyamadıkları kelimelerin yerlerine daha rahat söyleyebildikleri eşanlamlı sözcükleri kullanırlar(“tuvalet” yerine “çiş”, “şükran” yerine “anne” gibi).
Dilin prakmatik kullanımı söz konusu olduğunda Down Sendromlu çocukların selamlaşma, tebrik etme gibi becerileri alışkanlık haline getirip kullandıklarını bilmekteyiz. Gene sosyal olarak çok iyi ilişki kural Down Sendromlu çocukların bu becerilerini geliştirmeleri öğretilebilir. İstemenin öğretilmesi üzerinde durduğumuz başka bir sosyal beceridir. Çocuğunuza sosyal kurallar içerisinde bir şeyi talep etmenin yolunu, yapamadığı bir şey olduğunda da yardım istemeyi öğretebilirsiniz. Bunları çok iyi yaptıklarını göreceksiniz.

Konuşmayı Etkileyen Fiziksel Özellikler

Down Sendromlu olan bireylerde fazladan olan kromozomun, beyni ve onun gelişimini nasıl etkilediği hala tam olarak bilinmemektedir. Ama bazı bilinen verilerde, bizim durumu açıklamamıza yardım ediyor. Örneğin Down Sendromlu olan bir bebeğin tepki vermede yavaş olmasının sinir sistemiyle ilgili olduğu, göz kontrolünün zayıf olmasının, göz kaslarındaki gevşeklikle ilgili olduğu söylenir; buda kısmen göz kontağı kurmadaki gecikmeyi açıklamaktadır. Gene bebeğin bize verdiği cevapların geç olması, beyninin bilgiyi işlemek, organize etmek ve cevap üretmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyduğunu gösteriyor.
Down Sendromlu insanlarda görsel hafızanın işitme hafızasından daha güçlü olduğu el işaretleri kullanmanın, yazılı kelimelerin(fişler), resimlerin hafızada daha iyi kalacağı önerilmektedir. Aynı zamanda işaret sisteminin öğretilmesi bilgiyi görsel yolla vereceğinden öğrenme süresini destekleyecektir.
Down Sendromlu bireylerde yüz ve ağız kaslarının gevşek olması dil, dudaklar ve çenenin hareketlerini etkilemiştir. Bu konuşmanın anlaşılabilirliğini yani telaffuzu doğrudan etkiler. Dil- dudak- çene egzersizlerinin ağız kaslarının birlikte çalışabilirliğini arttırması açısından yararlı olur. Ayrıca çocuğu erken yaşta katı ve pütürlü yemeğe alıştırma iyi bir çiğneme becerisi, anlaşılabilir konuşmanın yolunu açar.
Down Sendromlu bireylerde dilin boyutlarına göre ağız küçüktür. Bu yüzden dil ağızdan dışarı çıkma eğiliminde olduğunda, dil kontrolünü arttıracak egzersizler yararlı olur. Ayna karşısında çocuğunuza ağzını kapatmayı öğretebilirsiniz çocuklarla ağız kapama çalışmaklarında büyük çocuklar doğrudan uyarıya uydukları halde, küçük çocuklar bunu oyun olarak algılamış, anne ve babalarının dikkatini çekmek istedikleri zaman, dillerini dışarı çıkarmışlardır.
Ses tellerinin yapısı hareketleri itibari ile ses tonlamalarında, ses perdesinin esnetilmesinde güçlükleri olabilir. Bunun için “kulaktan kulağa” oyunu, çocuğunuza sesini ayarlama becerisi kazandıracaktır. Down Sendromlu çocuklarda iki türlü ses bozukluğuna rastlanır. Çocuklar ya çok yüksek sesle hatta bağırma tonunda konuşmakta veya çok kısık ve duyulması mümkün olmayan bir ses tonunda konuşmaktadır. İkinci türden ses bozukluğu çocuğun dil öğretiminden yararlanabilmesi için bozulabilir.

Bilişsel Özellikleri

Down Sendromlu çocuğunuzun öğrenme güçlüğüne neden olan ve belli gelişim basamaklarında zorluklar yaşamasına sebep olan bilişsel özellikleri şöyledir.
Genelleme Becerisi: Öğrenilmiş bir bilgiyi yeni bir durumla karşılaşıldığında buraya aktarma becerisidir. Örneğin çocuğunuz pek çok hayvanın adını öğrenmiş olabilir. Fakat bir gün öğrendiği ve gördüğünden farklı bir tür hayvana rastladığında bunun da hayvan olduğunu düşünmeyebilir.
İşitme Hafızası: Kelimeler söylendikten sonra onları işleyip tepki verene kadar hafızada tutabilme ve hatırlayabilmedir. Örneğin Çocuğunuza “Televizyonu kapa, ellerini yıka, suyu yıka” dediğinizde, yapması gereken son iki şeyi hatırlayabilir. Fakat sonrakileri hatırlayamaz. Öğrenilen kelimeleri hafızada tutamama ise Down Sendromlu bireylerde konuşma gelişimini aksatan bir problemdir. Diğer bir örnek ise şapka sözcüğünü tekrar etmesini istediğimiz bir çocuk bunu pasta olarak, çorap kelimesi tekrar etmesini istediğimiz bir çocukta bunu poça olarak tekrar etmiştir.

Ağız-Motor Egzersizleri

Telaffuzun iyi olması konuşma organlarının boyutlarını, pozisyonuna ve etkili çalışmasına bağlıdır. Çocuğun konuşma sesleri için gerekli ağız-dil hareketlerini doğru yapamıyor olması kelimelerin netliğini etkiler. Konuşmaya henüz başlamamış çocuklar için geliştirilmesi gereken en önemli beceri katı gıdaları çiğneme, üfleme yapmak ve dili kontrollü olarak kullanabilmedir. Çocuğunuzu çiğnemeye cesaretlendirmek için yiyeceklerin ağzının ortasına değil yanlarına koyun, böylece dili daha fazla hareket edecektir. Ağzı kapalı tutma alışkanlığı düzenli solunum için öğretilmelidir. Down Sendromlu çocuklarda dişler geç çıkar, bazı çocuklarında damakları kubbelidir. Bu durum dil hareketlerini ve sesin kalitesini etkiler. Dil normalde olandan daha az hareketlidir. Bu yüzden Down Sendromlu çocuklar ağız-motor egzersizleri yapılması yararlı olur.

Dudaklar İçin Egzersizler

Dudaklar tükürüğün kontrolü, yutma ve üfleme becerileri için olduğu kadar, ses çıkartmak için de önemlidir. Bazı konuşma seslerinde dudakların ileri doğru büzülmesi, bazen de tam olarak ta yayılması gerekir. Çocuğunuzun bir dudak hareketinden başka bir dudak hareketine hızlı ve seri olarak geçebilmesi onun konuşmasını daha anlaşılır yapacaktır. Bunun için çocuğunuzla ayna karşısında “öpücük” verme hareketi ve “gülme” hareketlerini deneyebilirsiniz. Aynı şekilde “oo” ve “ii” seslerini birbirleri arkasına çıkarmakta dudakları için iyi bir egzersizdir. Bazen çocuklar ağızlarını tam olarak kapatamadıkları için sürekli tükürük akıtırlar. Bu durumda çocuğun dudaklarını ruj la boyayarak ağzın açık ve kapalı durumlarında kağıt üzerine baskı çıkartmak çocuğun ikisi arasındaki farkı ayırt etmesine yardım edecektir.

Göz kontağını Kullanmayı Geliştirme

Çocuğunuzun göz kontağını iletişim olarak kullanması için yönlendirin. Baktığı şeyleri verin veya onlar hakkında konuşup bilgi verin. Daha büyük çocuklarla çalışırken çocuğun size bakması için gözlük, şapka veya ilginç aksesuarlar takabilirsiniz. Konuşurken her zaman önce göz kontağını kurun sonra konuşun.

Dil İçin Egzersizler

Dil konuşma becerisi kadar çiğneme, yalama ve yutma içende önemlidir. Konuşma sırasında dil öne arkaya, yukarı aşağı çabuk hareket etmelidir ki, sesler doğru olarak çıksın. Dil egzersizleri sırasında baş ve çenenin hareket etmiyor olmasına dikkat edin. Eğer hareket ediyorsa dil görevini yeteri kadar yapmıyor demektir.

Soyut Düşünme

Öğrenilen bilgilerin genellenip yeni durumlarda kullanılabilir olmasıdır. Bu elle tutulamaz kavramlar, fikirler arasında bağlantılar kurma becerisidir. Zamanla ilgili kavramlar(bugün, yarın, haftaya, gelecek yıl) öğrenilmesi, çocuklar için en güç olanlardır.

DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARA OKUMA YAZMAYI ÖĞRETMENİN ÖNEMİ

Konuşmayı Öğretmek İçin Okumayı Öğretme
Down Sendromlu çocukların okuma-yazma becerileri edinmelerinin sadece okumanın kullanılabilirliğinden fazlaca önemi vardır. Bu çocukların çoğu okumayı öğrenirler ve geliştirdikleri bu okuma becerisini konuşma ve dil gelişimlerine, işitme algılarıyla ilgili becerilerine ve hafızalarının işleyişine faydası olur.
Down Sendromlu çocukların okuma ve yazma becerileri üzerine ilk bilgiler 1960lı yıllara kadar dayanır.
Çocuklarda yapılan fiş okuma çalışmalarının Down Sendromlu çocuklarda mucizevi etkiler yarattığı söylenebilir.Konuşmayan çocuklarda okuma çalışmaları konuşma gelişimini uyarmış, konuşan çocukların ise Türkçe’nin kurallarına uygun tümce yapıları kurmalarına, soru tiplerini ve ekleri okuyarak öğrenmelerine yardımı olmuştur. Bu anlamda dil terapisi alamayan bir Down Sendromlu çocuk bile her yaşta başlatılan okuma faaliyetlerinden dil gelişimi açısından yararlanabilmektedir.