• Gençosman mah. Doğanbey cad. No: 44, Güngören/İstanbul

FİZYOTERAPİ

Fizyoterapi; hareket yetersizliğine yol açan yaralanmalar, hastalıklar ve ağrılı durumlar sonrasında fonksiyonel durumun ve kişinin bağımsızlık düzeyinin en üst seviyeye getirilmesi ve devamı için fizyoterapiye özel tedavi yaklaşımlarının fizyoterapistler tarafından uygulandığı tamamlayıcı bir bilim dalıdır.

Fizyoterapist Kimdir?

Rehabilitasyon ekibinin vazgeçilmez üyelerinden birisi olan fizyoterapist, uzman doktor tarafından tanısı konan hastaların fizyoterapi ve rehabilitasyon programın planlayan ve uygulayan kişidir.
Fizyoterapistler 4 yıllık üniversite eğitimi alırlar.

Fizyoterapi Neden Gereklidir?

Fizyoterapi gereksinimi bir yaralanma ve bunu takiben yapılan bir cerrahi uygulama ya da ağrı ve hareket kaybı oluşturarak yaşam kalitesini düşüren bir rahatsızlık nedeniyle oluşabilir.
Amacımız;
1. Yaralanmış vücut bölgesinin fonksiyonunu yeniden kazanmak,
2. Ağrısız ve bağımsız bir yaşamı tekrar sağlamak,
3. Yaşamın büyük hız kazandığı günümüzde yaşam kalitesini arttırmaktır.

Neleri Tedavi Ediyoruz?

Tüm ortopedik problemler ( Bel ve boyun rahatsızlıkları, diz yaralanmaları ve bunların cerrahileri sonrası, kalça ve diz protezi uygulamaları, ayak bileği ,omuz, dirsek problemleri ve bunların cerrahileri ), Cerebral Palsy, Spina Bifida, Kas Hastalıkları, Omurilik Yaralanmaları, Motor Gelişim Bozuklukları, Multiple Skleroz (MS), Skolyoz, Kifoz,Hidrosefali.
Kurumumuzda fizyoterapistlerimiz tarafından sıcak soğuk ajanlar, elektroterapi, egzersiz teknikleri, manuel tedavi yöntemleri, splintleme, uzay terapisi vb. terapi yaklaşımları uygulanarak seanslarımız yapılmaktadır.

Uzay Terapisi

Uzay terapisi nedir dediğimizde, temelde astronotların uzayda giydiği özel giysilerden ve uzay teknolojisinden ilham alınarak geliştirilen alternatif, pediatrik bir fizik tedavi yöntemidir. En önemli parçası terapi elbisesi Thera Suit’dir. Uzay terapiye girecek olan çocuğa giydirilen giyilebilir ortezin adıdır Thera Suit.
Fizyoterapi ve rehabilitasyon biliminin en temel taşlarından birisi; zayıf kasın yer çekimi kuvvetine karşı koymadaki başarısızlığıdır. Bu gerçekten hareketle hazırlanan uzay terapi ünitesi ve bu ünitenin kullanımı sağlayan yan ürünlerle sağlanan egzersiz ve terapi çalışmaları ile uzvu yer çekimine karşı koruyamayan ekstremite tamamen askıda tutularak ve ağırlık kuvveti ortadan kaldırılarak hasta harekete başlatılabilir. Uzvun askıda tutularak ağırlığının alınması, hastanın istenilen hareketleri daha kolay yapabilmesine imkan tanımakta ve bu yapılan hareketlerin hastaya öz güven aşılamasını sağlamaktadır.
Uzay terapisi fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında son yıllarda geliştirilen ve Serebral palsi başta olmak üzere bir çok nörolojik hastalıkta kullanılan tedavi metodudur.

Hangi durumlarda kullanılması yarar sağlar?

1. Serebral palsili çocuklar
2. İnme (felç) hastaları
3. Travmatik beyin yaralanmaları
4. Omurilik hasarları
5. Nöromuskuler hastalıklar v.b.

Uzay Terapisi Yararları Nelerdir?

1. Postür duruşunu düzeltir,
2. Merkezi sinir sistemini yeniden eğitir,
3. Kişisel gelişimi iyileştirir,
4. Harici denge sağlar,
5. Kas tonusunu düzeltir,
6. Vücudu normale yakın düzeltir,
7. Dinamik düzeltme sağlar,
8. Yürüyüş modelini düzeltir,
9. Dokunma hissini geliştirir,
10. Vestibular sistemi etkiler,
11. Dengeyi geliştirir,
12. Koordinasyonu geliştirir,
13. Ataksi ve atetozda kontrolü sağlar.

Uzay Terapide Hedefler

1. Çocuğun kas tonunu standart duruma getirmek,
2. Aktif hareket miktarını arttırmak,
3. Kuvvet ve dayanıklılığı arttırmak,
4. ‘Bağımsız birey‘ hedefiyle çalışır. Çocuğun fonksiyonel becerilerini geliştirmesine olanak sağlayarak, yeni kuvvetlenen kas gruplarını kontrollü hale getirmek.

Multiple Sklerosis

Çocuklarda bedensel engele yol açan hastalıklardan biri multiple sklerosistir. Ataklar halinde seyreden bu hastalıkta çocuk hareket ile desteklenmezse gelişimi sürekli gerileme gösterebilir.

Doğuştan Kalça Çıkığı

Doğuştan kol veya bacaklarda bir eksiklik, herhangi bir kaza sonucu kol veya bacağının bir kısmının veya tamamının kaybedilmesi, romatizmal hastalıklar v.b. bedensel yetersizlikler, kas iskelet sisteminin doğuştan veya sonradan etkilenmesi, hastalanması sonucunda da açığa çıkarabilir. Doğru tanının zamanında konması, gerekenlerin geç kalınmadan yapılması çocuğun durumunun izin verdiği en üst düzeye ulaşması için ön şarttır. Kalça çıkıklığı olan bir çocuğun problemi ilk aylarında basit cihazlarla tamamen düzeltilebilecekken geç kalındığında ömür boyu sürecek yürüme bozukluklarına neden olmaktadır.

Çocuk Felci

Tanısı konan çocukların hayati tehlikeyi atlatması için gereken çalışmalar yapıldıktan sonra, daha önce hiçbir sorunu olmayan çocuğun bacağında, kolunda zayıflama, kuvvetsizlik olabilir. Çocuk büyürken zayıf olan kol ve bacakları kullanılmamaya bağlı olarak incelebilir. Zamanla bu bölgeler diğer kol ve bacağa göre kısa kalabilir. Bunları önlemek amacıyla ve bu bölgelerin kuvvetini yeniden kazanıması için fizyoterapistler tarafından verilecek egzersiz programını düzenli bir şekilde yapmanız gerektiğini unutmayın.

Spastısıte

Merkezi sinir sistemindeki bir bozukluğa bağlı olarak pasif harekete karşı artan dirence spastisite denir. Beyin ve omurilik yaralanmaları ve hastalıkları olan hastaların kaslarında, gevşek bir dönemden sonra, spastisite ortaya çıkar. Merkezi sinir sistemindeki lezyonun yeri ve yaygınlığına göre spastisitenin yeri ve şiddeti değişir.Spastisite istemli kas kontrolünü engeller, dengeyi ve yürüyüşü bozar. Kollardaki spastisite. kol ve el fonksiyonlarını bozarak günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırır veya imkansız hale getirebilir.Spatisite tedavisinde uygun yatak pozisyonu ve egzersizden yararlanılır. Tedaviye hasta ve yakınlarının katılımını sağlamak için eğitim verilir. Lokal soğuk uygulama, elektrik stimulasyonu, biofeedback gibi fizik tedavi uygulamaları yapılır. Egzersizler düzenlenir ve gerektiğinde cihazlama yapılır. Spastisiteyi azaltıcı ilaçlar (baklofen, diazepam, tizanidin..) verilir, lokal enjeksiyon (lokal anestetikler, fenol, alkol, botulium toksini, intratekal baklofen) yapılır. Aşırı spastisite halinde bazı cerrahi tekniklerden yararlanılır.

Multıple Skleroz (Ms)

Multipl skleroz (MS) merkezi sinir sisteminin kronik, iltihaplı, demiyelinizasyon ve multifokal nörolojik tutulumla seyreden bir hastalığıdır. Hastalık patojenezinde immün sistemin rol oynadığı kabul edilmektedir. Ortalama 30 yaşında (15-50 arası) başlar. Erkeklere göre kadınlarda daha erken yaşta başlar ve daha sıktır. Hastalık alevlenme ve sönmelerle seyreder. Çift görme olabilir. Boynunu aniden öne eğdiğinde aşağı doğru yayılan ağrı ve elektriklenme hissi duyar. Konuşma ve denge bozulabilir. Sıcağa karşı tahammül azalır. Yorgunluk çekerler ve sabahları dinlenmemiş olarak kalkarlar. Tedavide ilaçlardan ve rehabilitasyondan yararlanılır. Rehabilitasyonla bağımsızlık düzeyi en üst seviyeye çıkaracak stratejiler geliştirilir. Rehabilitasyon uygulaması sırasında aşırı yorgunluk ve terleme oluşmasından kaçınılmalıdır. Tedavi, motor sorunları kompanse edici şekilde ayarlanmalı, inaktivite komplikasyonları önlenmelidir. İş uğraşı becerileri artırılmalı, oturma, ayakta durma dengeleri sağlanmalı, yürüme düzeltilmelidir. Hastanın durumuna göre çeşitli cihazlar verilebilir. Mesleki sorunlar giderilmeye çalışılır.

Serebral Palsı (Cp)

Serebral palsi (CP) yaşamın erken dönemlerinde gelişimi henüz tamamlanmamış beyinin ilerleyici olmayan bir hastalığı sonucu ortaya çıkan, kalıcı ancak değişime uğrayabilen hareket, postür ve tonus bozukluğudur. Bu çocuklarda ayrıca duyu organı, zeka ve duygulanım bozuklukları da bulunabilir. CP sıklığı 1000 canlı doğumda 2-3’dür. Çoğu hastada başlangıçta kaslar gevşekken giderek spastisite gelişir ve klinik ağırlaşır. Vücudunun bir tarafı tutmayan (hemiplejik) çocuklarda emekleme asimetriktir veya hiç emekleme yoktur. Rehabilitasyonla çoğu hasta günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız hale gelir ve ambulatuvar olurlar. Bacakları tutmayan (diplejik) hastalar gevşek bir dönemden sonra spastik hale gelirler. Ayakta durma ve yürüme gecikir. İki yaşına kadar oturma dengesini kazanan çocuklar ambulatuvar hale gelebilir. Kol ve bacakları tutmayan (tetraplejik) CP’li çocukların ¼’ünde hastalık hafif seyreder ve bu hastalar ambulatuvar hale gelip günlük yaşam aktivitelerini hafif kısıtlamayla yapabilirler. Yarısında hastalık orta derecede seyreder ve bu çocuklar tam bağımsız olamazlar ancak yeterli fonksiyonel kapasiteye ulaşabilirler. Geriye kalan ¼’ünde ise hastalık ağır seyreder ve bu çocuklar hayat boyu bakıma muhtaçtırlar.
Serebral palsili çocukların rehabilitasyon programı hastanın yaşına ve fonksiyonel durumuna göre belirlenir. CP’li çocuğun rehabilitasyonunda fizik tedavi, iş-uğraşı tedavisi, konuşma ve yutma terapisi, özel eğitim, cihazlama, ilaç ve cerrahi tedaviler FTR (fizik tedavi ve rehabilitasyon) hekiminin önderliğinde, ekip anlayışı içinde, birlikte planlanmalı ve yürütülmelidir.
Bebeklerde doğum sırasında kol sinirlerinin zedelenmesi sonucu ortaya çıkarlar. Brakiyal pleksusun felci halinde uzun süreli rehabilitasyon gerekir. Başlıca iki tip brakiyal pleksus felci vardır.

Brakıyal Pleksus Yaralanmaları

Üst pleksus yaralanmaları (Erb-Duchenne felci). Boyundan çıkan C5 ve C6 köklerinin lezyonudur. Omuz yandan kaldırılamaz ve içe döndürülemez. Kol vücuda yapışır ve içe döner; avuç içi arkadan görülür (bahşiş isteyen garson pozisyonu).
Alt pleksus yaralanmaları (Klumpke felci). C8 ve T1 köklerinin lezyonudur. El parmak aralarındaki kaslarda ve bilek fleksörlerinde erime ve felç olur. El pençe el görünümü alır. Hastalığın seyri Erb-Duchenne’den daha iyidir.

Osteoarttit (Eklem Kireçlenmesi)

Osteoartroz veya kısaca artroz da denilen osteoartrit (OA) en sık görülen romatizma çeşididir. Türkçeye yanlış olarak “kireçlenme” adıyla geçmiştir. Artroz bir eklem hastalığıdır ve ilk değişiklikler eklem kıkırdağında başlar. Hastalık ilerledikçe eklem kenarlarında kemik çıkıntılar oluşur. Bu çıkıntılar röntgen filmlerinde en dikkat çekici görüntüler olduğu için artroza yanlışlıkla “kireçlenme” denilmiştir.
OA ne tür bir romatizmadır? Belirtileri nelerdir? Osteoartrit eklemlerin iltihapsız romatizmasıdır. Bir veya birçok eklemde ağrı ile seyreder. Ağrı ile bilirlikte eklem tutukluğu, eklemden ses gelmesi, hareket kısıtlılığı ve şekil bozuklukları olabilir.
Osteoartrit nasıl teşhis edilir? Kan tahlilinde bir şey bulunur mu? Osteoartrit teşhisi muayene ile konur. Röntgen filmleriyle derecesi tespit edilir. Artrozun radyografik olarak 4 derecesi vardır. 1’inci derece en hafifi, 4’üncü derece en ağırıdır. Kan tahlili normaldir.
Nasıl tedavi edilir? İlaç ve fizik tedavi ile artrozlar tedavi edilir. İleri dönemlerinde, nadiren ameliyat gerekir.
(1) İlaç tedavisi. Osteartritte ilaçlar genellikle ağrıya kesmek amacıyla kullanılan analjeziklerdir. Analjezikler (ağrı kesiciler) kontrolsüz olarak devamlı kullanıldıklarında hastalığı durdurmak yerine ilerletebilirler. Bu ilaçların uzman kontrolünde kullanılması gereklidir. Glukozamin sulfat ve kontroitin sulfatın uzun süreli kullanımlarında ağrı kesici etkilerinin yanında hastalığın ilerlemesini yavaşlatıcı etkileri de vardır.
(2) Fizik tedavi ve rehabilitasyon. Mevcut tedavi yöntemleri içinde en mantıklısı ve ucuzudur. Hastaya zarar vermeden hastalığın belirtilerini hafifletir ve ilerlemesini yavaşlatır. 15 ile 21 seanslık tedavi genellikle yeterli olmaktadır.
(3) Cerrahi tedavi. İlaç ve fizik tedaviye cevap alınamayan ağır vakalarda cerrahi tedavi yapılır. Son yıllarda protezler başarı ile kullanılmaktadır.

Skolyoz

Omurganın yana eğilmesidir. Çoğunlukla büyüme çağında ortaya çıkar. Kızlarda daha yaygındır. Skolyozun %80’inin sebebi bilinmemektedir (idiyopatik). Skolyozdan kuşkulanıldığı zaman, hasta soyunur, ayaklarını bitiştirir, dizlerini bükmeden avuç içleri birbirine bakacak şekilde kollarını aşağı doğru sarkıtarak öne doğru eğilir. Skolyoz olması halinde sırttaki deformite belirginleşir. Özel tekniklerle yapılan radyolojik tetkiklerle skolyozun derecesi belirlenir. Skolyozun ilk belirtesi sırt, omuz veya göğüs kafesinde gelişen deformitedir. İlerleyen olgularda sırt ve bel ağrısına ve nefes darlığına sebep olabilir.
Üç yaşın altındaki çocuklarda idiyopatik skolyoz S şeklinde veya 37°’nin üzerindeyse ilerleme riski yüksektir. Fark edildiğinde 15°’nin altındakiler ise gerileyicidir. 10 yaşın üzerindeki çocuklardaki idiyopatik skolyozun %3’ü kendiliğinden geriler. Bu çocuklarda eğrilik S şeklindeyse, lomber bölgedeyse, kızlarda ergenlikten önce başlamışsa ilerleme riski yüksektir. Kızlarda ilerleme riski erkeklerden çok fazladır. Skolyozların çoğunda, 15-17 yaşlarında omurların büyümesinin durmasıyla, eğriliğin artması da durur. Kemikler olgunluğa ulaştığında 30°’nin altındaki eğriliklerin ilerlemediği, 50°’nin üzerindeki eğriliklerin ise yılda 1° ilerlediği bildirilmiştir.
Skolyoz tedavisinde eğriliğin erken fark edilmesi, ilerleme ihtimalinin hesaplanması ve düzeltme çalışmalarına hemen başlanması önemlidir. Okul çağındaki çocuklarda 20°’nin altındaki eğriliklerde grafi 6 ay sonra tekrarlanır, ilerleme ve kozmetik bir sorun yoksa tedaviye gerek yoktur. Tedavi hastanın durumuna göre egzersiz, traksiyon, alçılama veya breysleme, elektrik stimulasyonu ve cerrahi şeklinde düzenlenir. Kemik gelişimi tamamlamamış çocuklarda 30-45° arasındaki eğriliklerde ve 20°den küçük ancak radyolojik olarak ilerleme gösteren eğriliklerde breysleme yapılır. Eğrilik kabul edilemeyecek kadar büyükse ya da diğer yöntemlerle düzeltilemiyorsa cerrahi tedavi gerekir.

Omurilik Yaralanmaları

Omurilik yaralanmalarının %60’ı 30 yaşın altındadır. Genç erişkin erkeklerde daha sıktır. Türkiye’de olguların %85’inin sebebi trafik kazaları ve düşmelerdir. Omurilik yaralıların 2/3’ü paraplejik (bacaklarda felç), 1/3’ü tetraplejiktir (kol ve bacaklarda felç).
Omurilik yaralanmalı hastaların en çok merak ettikleri şey yürüyüp yürümeyecekleridir. Rehabilitasyonla bütün hastalarda önemli fonksiyonel kazanımlar olur, ancak bu yürüme düzeyinde olmayabilir. Omurilik yaralanmasının seviyesi, yaralanmanın tam ya da kısmi olması, hastanın yaşı ve eşlik eden hastalıklar ambulasyona (hareketlenmeye, yer değiştirmeye) etkili faktörlerdir. Beyine yakın seviyelere göre alt seviyelerdekilerin, tam olanlara göre kısmi olanların, yaşlılara göre gençlerin ve başka hastalığı olmayanların hareket etme şansı daha yüksektir.
Başlangıçtan itibaren eklem sertliklerini (kontraktür) önlemek ve spastisiteyi bastırmak için hastaya uygun pozisyon verilir. Gevşek dönemde günde bir, spastik dönemde günde 2-3 kez pasif hareket açıklığı egzersizleri yaptırılır. Yatak yaralarını önlemek için 2 saatte bir pozisyon değiştirilmelidir. Potansiyeli olan hastalara gelişme sağlandıkça adım adım yatak içinde yer değiştirme, oturma, tekerlekli sandalyeye geçme, ayakta durma, denge, yürüme, iş uğraşı eğitimleri verilir. Omurilik yaralanmalı hastaların çoğu, en azından başlangıçta, yatarak rehabilite edilir. Hasta ambule oldukça ayaktan tedaviye alınabilir.

Sinir Yaralanmaları

Düşme, çarpma, kırık, yanık, kesici alet ve ateşli silah yaralanması gibi nedenlerle kol ve bacak sinirlerinde hasar olabilir. Sinir yaralanmaları kuvvet kaybı, hareketsizlik, deformite ve kısmi fonksiyon kaybından tam hareketsizliğe (felç) kadar değişen oranlarda bozuklukla ortaya çıkabilir. Sinir bütünlüğünü tam olarak yitirmemişse veya ameliyatla sinir uçları bir araya getirilmişse, yukarıdan başlamak üzere sinir kendini yeniler. Yitirilen işlevlerin yeniden kazanılabilmesi için sinirlerin yenilenme süreci tamamlanıncaya kadar eklemler ve kasların korunması gerekir. Hastanın durumuna göre düzenlenen rehabilitasyon programıyla bu sağlanabilir. Rehabilitasyon programı başlıca hasta eğitimi, duyu ve kas eğitimi, atellemeden ibarettir.